• Konular – 
  • Osman Ünlü

    Doğum 1950, Konya

    1950den önce yazıyı bile değiştirmişler. Kuranı Kerim okuması yasak. Yani biz çoculuğumuzda habire duyardık. Böyle fıkra gibi anlatılırdı. Diğer mesela çocukların Kuran öğrendiği bir yer basılmış. (Jandarma) haber almış, hemen dalmışlar, jandarma arıyor falan. Çocuğun birisine demişler(sormuşlar). Buradan kaçan falan oldumu? Çocuklar var orada. (Arapça) Harflerin talimiyle uğraşıyorlarmış. O da orda. (Sordukları) Çocuk (Arapçadaki) ayın, gayın harflerini okumasını öğreniyormuş. (Arapça Ayın ?ve Gayın ? harflerini taklit ederek, kaçan kişileri tarif etmiş) Baağzıları bu tarafa gitti, baagzıları bu tarafa gitti.(Yani cevabı Arapça harflerinin okunması şekliyle vermiş) Onlarda(jandarmada) onların arkasından(yakalamaya gitmiş). Böylesine bir baskı vardı. Cenazeyi yıkayacak, cenaze namazını kıldıracak kimse kalmadı. Dini ortadan kaldırmak için ezanı bile Türkçeleştirmek istemişler. Kuran tercümesi. Hatta daha önce bahsettiytik. Hayrettin Karaman bir zamanlar mezhepsizliğin (öncülüğünü) yapıyordu. Sonra bir baktıki, meshepsizlik azgın olunca, o tarafa yamandı, sonra geri kitâba döndü falan. Karaman grubu Imam Hatipler üzerinde etkiliydi. Bir gruptu bunlar, bir ekipti., o dönemlerde. Sonra yalpaladılar. Ilim tek başına kurtarmıyor insanı. Kurtarsaydı Ibni Teymiyye'yi kurtarırdı. Ibni Sakka'yı kurtarırdı......Devlet baktıki dinsiz (idâre) olmayacak, bizim kontrolümüzde bir din olsun. Bazı kişiler îtiraz ediyorlarya laik bir sistemde Diyanet işleri Başkanlığının ne işi var, diye. Kendilerince haklılar....Osmanlının son döneminde şeyhülislam makamına bir Mason getirildi. Mısırda Muhammed Abduh Kahire müftüsü bir mason, getirildi oraya....1950den öncesi karanlık. Bu (şimdiki)dönemde de bu sirayet etmiş. (Bizden önceki nesile anneye babaya bizi dindar yetiştirmemeleri yüzünden kızmamalıyız.) Ne yapsınlar. Ellerinde kitap yok. Dedem medreseli. Harbiye 2.sınıfta Çanakkale harbine katılır. Dedemin medreseden kalma bir sürü kitabı var. Babannem dediki: "Oğlum ne diyorsan ya. Biz korktuk, götürdük o kitapları. Dedenin kabrinin yanına 2 - 3 çuval.kitap gömdük" dedi. Hatta babamın böyle yazılı kağıtları ve boş kağıtları da kaldırırdı, yerde gördüğü zaman. Benim elime köyde bir kitap geçti. Üzerinde hayvan pisliği vardı. Mızraklı ilmihal. "Senin nesil kağıda böyle hürmet ediyor ama bu kitabın üstündeki bu hayvan pisliği ne?" däze sordum. "Oğlum", dedi "sen şimdi rahatsın. Bizi sorguluyorsun" dedi. "Insanlar", dedi, "bu kitapları nereye saklayacağını bilemedi. Ahırda bulamazlar diye ahıra götürüp sakladılar" dedi. Böyle bir dönemden geçtik biz. şimdikiler: lay lay lay lom, elinde cep telefonu. "Sen şunu yazdın, bunu yazdın". O sıkıntıyı görmedi. - sunucu yorumu : Cep telefonuyla vatan kurtarıyorlar.- şimdi rahat rahat konuşabiliyorlar. Kışın başımıza o soğuktan korunmak için giydiğimiz başlık. Analarımız örerlerdi onu(elleriyle yün iplikten). Birde keçimiz, koyunumuz vardı, o günde. Koyunların yününden ip eğirirler, o yünden takkeler, başlık, bereler. (Bu başliklar, bereler) Yasaktı. Jandarmalar gördüğü zaman (şiddet uyguluyor).Gözümün önünde yeni askerden gelmiş birisinin, bir tane pırpırlı onbaşı, 2 askerle beraber 30-40kişi köyün adamları, 40 - 50 yaşında hepsi böyle hazırol vaziyetinde gözümün önünde daha ilkokul birinci, ikinci sınıfa gidiyordum, yav ne biçim dövdüler. O zaman nasıl ıslanmıştım böyle. Askerden gelmiş üşümüş başında o başlık vardı. Bere vardı. Dini simge takke vardı başında diye. Bu ülke öyle bir yerden geliyor. "Efendim, şimdi hüsn-i zan etmek lazımdır" diyorlar. Neresini hüsni zan edeceğim? Herifler şimdi "mahalle baskısı" diyorlarya. Ne mahalle baskısı? Sizinki mahalle baskısı değil arkadaşım Bu milletin dinini değiştirmek için dipçikle şey yaptınız(millete şiddet uyguladınız). Imam Hatipin 5 - 6ıncı sınıfındayım. Bizi 15 kişi falan çağırdılar. Bir eve gittik. Cüz okutuyorlardı. Taksim ettik(bölüştük) kendi aramızda Kuranı Kerimi. Hatim diyorlar ama, hatim değilmiş Kuranı Kerimi okumuş.Orada 90 yaşlarında bir müezzin vardı. Adam böyle tedirgin. Ben gayriihtiyari dedimki. "Sen 90 yaşındasın, bir asırlıksın. Yani 1950den öncesini bilirsin bir anlatsana bana" dedim. (Evde)3üncü kattayız, (yaşlı adam) öyle tedirgin devamlı pencereye bakıyor., kapıya bakıyor. "Dede oradakilerin hiçbirisi(yabancı) değil, hepsi samimi, sen bildiğini anlat"(, dedim). Adam başladı ağlamaya. Dedi.: "Evlat neresini anlatıyım sana" dedi. Konyanın ılgın diye bir kazası var. "Ben", dedi, "ılgının bir köyündeyim. ılgının ortasına Istiklal mahkemeleri kuruldu. Mahkeme falan köyden 30 kişi gelsin diyor. Hemen diziyorlar(asıyorlar). Falan köyden 20 kişi gelsin hemen diziyorlar(asıyorlar). Öldürüp, idam ediyorlar." Darağacı kurmuşlar. Milleti böyle sindirmişler. şimdi mahalle baskısı lafı var.Ilahiyatta 4ünü sınıfta Devrim tarihi diye geçiş dersi veriyorlar. Güneydoğu kökenli yaşlı bir arkadaş o tarih dersine geliyordu. Bize(talebelere) dediki: "Bana herşeyi rahar rahat sorabilirsiniz" dedi.Bu da(öğretmen olarak) anlatıyor. Dersin adı: Devrim tarihi, Inkilap tarihi. Dediki biri(bär talebe): "Hocam mademki üniversite okuyoruz, üniversitede herşeyin açık ve net bir şekilde konuşulması lazım" dedi. Hoca: "tabii, tabii", dedi. "Türkiyedeki devrimler kansız oldu" diye anlatıyorsunuz" dedi. Hoca: "tabii, tabii" dedi. "Ya bizim bildiğimiz 1 milyon insan asıldı" dedi. "Ben", dedi, "Güneydoğuluyum, Doğuyu da biliyorum. Iç Anadoluda Delibaşı vakası diye anlatıyorlar. Tıkır, tıkır ipe dizildiler(asıldılar)" dedi. "Ben aptalmıyım" dedi, "şimdi kalkıp gözümün içerisine bakarak kansız oldu diye konuşuyorsun" dedi. Bu tarih düzmece(yalan) bir tarih. Ne kansızı? 1 milyona yakın insan katledildi. Sonra kalkıyorlar: "Efendim mahalle baskısı yapılıyor!" Kim mahalle baskısı yaptı? Sen adamları katlettin. Bir dinleyici anne ve babama kızıyorum, beni yetiştiremediler dedide. Kimse kızmasın böyle bir dönemden geliyor insanlar. Allah demek yasaktı, camiye gitmek yasaktı. Türkiye gazetesinin dış politika yazısını yazan Necati Özfatura Bey var. Ondan öğrendim ben. Kendisi Bursanın Mustafakemalpaşa diye bir kazası var, oralı. Orada 1950den önce camiler açık. Ama camiye gideni jandarma tutup götürüyor, iyice bir dövüyor. Camiye gelen adam bir daha o camiye gelmiyor. Camiler açık ama giden yok. Camiye gidenleri dövüyorlar sonrada diyorlarki camiler açık ama camiye giden kalmadı. Ne yapalım? kapatalım.

    2.Abdülhamit Mızraklı ilmihali basıp dağıtmış Osmanlının yer yerine. Benim dedemgilin ve Osmanlının Islam anlayışı ve hayatı işte bu Mızraklının ilmihalin islam tarifi üzerine kurulu. Ittihat ve Terakki idareyi ele aldığı zaman Mızraklı ilmihalini tahrif etmiş. Zamanın koministleri mesela Nazım Hikmet Osmanlı yurdunu Mızraklı Ilmihalinin sözünün geçtiği yer olarak tabir etmiş ve kendisinin Mızraklıdan ilmihalinden yani Osmanlıdan olmadığını söylemiş.