• Konular – 
  • Prof. Mustafa Tahralı

    Doğum 1943

    Yalanlar

    ...Bu meydan diye yapılmış. Yangınla gitmiş(mahvolmuş) onlar. 1910 - 1920 hepsi yangın yeri. Ve Ahmet Avni bey eserlerini yayınlamakla uğraştı. 2000 küsur kitap Cerrahpaşada çıkan yangında yandı diyor.1922 falan. 2000 küsur nadide eser, seçkin eser. yaşadığımız şeyler çok mühim. Arada en azından tesellisi olabilirdi. Karşı çıkılmayabilirdi. Artık bunu tarihçiler çözecek bunu neden böyle olduğunu. Moral vermek bakımından. Hocalar, eğer hocalara hitabediyorsa, alimler alimlere hitab ediyorsa, gücümüz yok şöyle olmak istedik ama şimdi gücümüz yok böyle idare edin denilebilirdi belki. Nasıl biz mağlub olduğumuzu biliyorsak, devleti kuranlarda aslında nasıl mağlub olduklarını bizden daha fazla biliyorlar. Ama mağlub değiliz diye söylediler. Galip geldik dediler.

    1950li yıllar ve fakirlik

    1954lü yıllar, hatırlarım, amcamlar köylü, çarık giyerlerdi. Bu çarık deriden yapılıyor ama işlenmiş deri değil. ıslanınca (insanın) ayağının şeklini alıyor. Yaz günü kullanıca kuruyor. ıslak deri ayağınızda kuruyor. Amcamın ayağının yara olduğunu amcam (çarığı) çıkarınca anlarım. Sonra ayakkabı giymeye başladılar yani lastik ayakkabı şöyle böyle. 1954den 1960a kadar hatırlarım, aldığım kunduranın(ayakkabının) altı karton çıkardı. işte şöyle iyiydi böyle iyiydi. genciz, lisede okuyoruz. Paramız o kadarına yetiyor. 4 gün sonra delinir kunduranın altı , çünkü altı karton, mukavvadan yapılmış.

    Halk Fakir, Ekabir Dinsiz

    ....Dinsiz bir efkarı umumiye var. Yani kamuoyu var. (Devlet, basın dinsiz) okumuşların elinde. Halkında (bu durum) umurunda değil zaten. Halk kendi işinde. Hatta halk ekmek derdinde. Bir evi(aileyi) düşünün 3 çocuğu var, onun üçü şehit olmuş. Bir anne var, bir dede birde nine var. Ufak çocuklar var. Ufak çocukların büyümesi 20 sene. Her biri(nin) işi var, biri tarlanın peşinde, biri öküzün peşinde. Onun çocuklarından kaç kişi okuyabilecek. hani (önce) evlenceklar, çocuk sahibi olacaklar, 3 - 4 çocuğu var, fakat hiçbirinde okuyacak kafa yok (yani okumaya heves, ortam, imkan ve zihniyet yok, kabiliyet mutlaka vardır). Evde(ailesi) ne diyorlar zaten, bizim tarlamız var ne işin var okuyupta(ne yapacaksın). Yani bizler (Anadolu, özellikle taşra köylüleri) 1950den sonra okumaya başladık. Nüfuzumuz ondan sonra artmaya başladı. Yani 1925le 1950 arası dinlenme safhası(mütedeyyin ve Anadolu insanı için). Ne olup bittiğini anlama ve karnımızı nasıl doyuracağız safhası.